25 Aralık 2013 Çarşamba

NAZİM HİKMET


Nazim Hikmet (1902 - 1963)

Akşam gezintisi

Hapisten çıkmışın
Çıkar çıkmaz da
Gebe koymuşun karını
Takmışın koluna
Geziyorsun akşamüstü mahallede
Karnı burnunda hatunun
Nazlı nazlı taşıyor mukaddes yükünü
Sen saygılı ve kibirlisin
Hava serin
Üşümüş bebek elleri gibi
Bir serinlik
Avuçlarına alıp onu ısıtasın gelir


Mahallenin kedileri kasabın kapısında
Ve üst katta kıvırcık karısı
Yerleştirmiş pencerenin pervazına memelerini akşamı seyrediyor
Alacaaydınlık tertemiz gökyüzü
Duruyor ortada çoban yıldızı
Bir bardak su gibi pırıl pırıl
Bu yıl uzunca sürdü pastırma yazı
Dut ağaçları sarardıysa da
İncirler hala yeşil
Mürettip refikle sütçü yorginin
Ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına
Parmakları birbirine dolanmış
Bakkal karabetin ışıkları yanmış
Affetmedi bu ermeni vatandaş
Kürt dağlarında babasının kesilmesini
Fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin
Bu karayı sürenleri türk halkının alnına
Mahallenin veremlileri yataklara düşenler
Bakıyor camların arkasından
Çamaşırcı huriyenin işsiz oğlu
Omuzlarında keder kahveye gidiyor
Ajans haberlerini okuyor
Radyosu rahmi beylerin
Uzak asya da bir memleket
Sarı ay yüzlü insanlar
Beyaz bir ejderha ile dövüşmekteler
Oraya gönderildi seninkilerden
Dört bin beş yüz tane memet
Kardeşlerini katletmeye
Kızarıyor yüzün öfkeden ve utançtan
Ve umumiyetle filan değil sırf sana ait
Ve eli kolu bağlı bir hüzün
Karını arkadan itip yere yuvarlamışlarda
Düşürmüş gibi çocuğunu
Yahut yene hapisteymişinde karakolda yene dövülüyormuş gibi
Köylü jandarmalara köylüler
Ansızın bastırdı gece
Bitti akşam gezintisi
Bir polis jipi saptı sizin sokağa
Karın fısıldadı
Bizim eve mi ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder